Zeynep Candan Aktaş
04/08/2020
Mart ayında petrol fiyatlarındaki düşüşle başlayan finansal fırtına corona virüsün bütün dünyaya yayılmasıyla devam ediyor. Her ne kadar piyasalar biraz durulur gibi olduysa da dünyanın her yerinde piyasalar aşırı volatil, istikrarsız. Üstüne üstlük ikinci dalga beklentisi nedeniyle zaten toparlanamamış olan ekonomilerin küçüleceği ve istihdam kaybı beklentisi oluştu. Bu beklenti doğrudan hisse senedi piyasalarında satışları yoğunlaştırırken, dışarıda ABD seçimleri içeride dolar-swap problemleri derken, denge kayboldu. Güvenli liman olarak adlandırılan altın yükselişini sürdürerek ons bazında 2,000 doların üzerinde fiyatlanmaya başladı. Gelinen noktada piyasalarda fırtına başladığından beri bir türlü denge oluşmuyor, bütün yatırım enstrümanları volatiliteden etkileniyor.
Volatilitenin arttığı, piyasalarda öngörülemeyen risklerin ortaya çıktığı bu dönemlerde BES katılımcıları ne yapmalı? Birikimlerini nasıl korumalı? Portföy dağılımı nasıl olmalı? Bu sorulara cevap aramadan önce katılımcılar öncelikle kendi risk algılarını ölçmeli. Ne kadar risk alabilir? Ne kadarlık bir zarara katlanabilir? Ne kadar getiri kazanmayı hedefliyor? Peki, katılımcı kendi risk algısını nasıl ölçebilir? Bütün bireysel emeklilik şirketleri internet sitelerinde katılımcılara risk profil anketi sunuyorlar. Katılımcının risk profil anketindeki sorulara verdiği cevaplar ile kişinin risk düzeyi belirleniyor. Anket sonucunda katılımcıya kendi risk düzeyine uygun fonlar öneriliyor. Katılımcı bu önerilere uymak zorunda değil. İsterse yine de kendi seçtiği fonlara yatırım yapabilir. Ancak kendini tanımak açısından BES’te birikim yapan tüm katılımcıların önce kendilerine risk profil anketi uygulamaları öneriliyor.
BES yatırımı öncelikle finansal piyasalarda bir yatırımdır, bunu farkında olmak gerekiyor. Seçilen fon türüne göre katkı payları, fonlar üzerinden finansal piyasalarda hisse senedi, tahvil, kira sertifikası, altın, altın sertifikası, mevduat-katılma hesabı, dolar ya da euro cinsinden tahvil veya hisse senetleri, VDMK gibi menkul kıymetlerin alımında kullanılıyor. Katılımcı faizli-faizsiz fon tercihinde bulunabiliyor.
BES katılımcılarının portföylerini piyasalarda oluşan dalgalanmalardan korumak için tek bir reçete bulunmuyor maalesef. Ancak çeşitlendirme ve dengeleme politikası bu dönemlerde çok işe yarayacaktır.
Riski dağıtmak amacıyla BES’teki birikim, değişik varlıklar arasında bölüştürülebilir. Bölüştürmekten bahsettiğimize göre katılımcının risk alabilme kabiliyetine göre portföye en az iki türden fon dahil etmeli. Örneğin; hisse fonlar ve sabit getirili varlıkları temsil eden kamu iç borçlanma araçları fonları veya para piyasası fonları ile iki varlığa yatırım yapılan bir portföy oluşturulabilir. Ya da www.zeynepcandanaktas.com sitesinde üç ayda bir yayınlanan örnek portföylerde olduğu gibi üç varlık çeşidiyle bir dağılım oluşturulabilir. Örneğin, hisse senedi fonları, kamu iç borçlanma araçları fonları ve kıymetli madenler fonları bu çeşitlendirmede kullanılabilir. Ben varlıkları, fonları bilmiyorum, anlamıyorum diyen katılımcılar mutlaka risk profil anketi yaptırmalı ve kendi risk grubuna önerilen fonları öğrenmeli. İsteyen katılımcılar ise fon yönetiminde portföy yönetim şirketlerinin etkin olduğu, değişken fonlar ve karma fonlardan tercihte bulunabilir.
Çeşitlendirme yapılmış bir portföyde zaman zaman bazı varlıklar değer kazanırken, bazı varlıklar değer kaybeder. Böylece portföyün toplam değerinde çok fazla oynamalar, dalgalanmalar oluşmaz. Ancak katılımcılar arada bir portföylerini kontrol ederek, değer kazanan fonlarını satıp, değeri düşen fonları alarak bu varlıkların portföydeki oranını belli seviyelerde tutabilirler. Örneğin %50 hisse senedi %50 kamu borçlanma araçlarından oluşan bir portföy düşünelim. Temmuz sonlarında hisse senetlerinin artışıyla portföydeki hisse fonu oranı artmış olmalı. Portföyü tekrar başlangıç dağılımı olan %50-50 seviyesine getirmek için hisse fonlardan satış, kamu borçlanma araçları fonlarından alış yaparak değeri artan fonlarda kar realizasyonu fırsatı değerlendirilebilirdi. Hisse senetlerinin aşırı değer kaybettiği bugünlerde ise portföyde değeri azalmış olan hisse fonlardan alış, kamu borçlanma araçları fonlarından satış yapılarak borsalarda olası yukarı yönlü hareketlere hazırlıklı olunabilir.
Bir yıl içinde emekli olacak katılımcıların portföylerindeki fonları riski düşük para piyasası veya kısa vadeli borçlanma araçları fonlarıyla değiştirmesi daha doğru olacaktır. Tabi ki, bunu bir defada yapması gerekmez. Yılda 6 kez olan fon dağılım değişikliği hakkı kullanılarak kademeli olarak her defasında portföyün %15-%20’sini para piyasası fonlarına veya kısa vadeli borçlanma araçları fonlarına aktarabilir. Bunu yapmaktaki amaç, emeklilik hakkının kullanılacağı dönemde olası dalgalanmalara ve volatiliteye hazırlıklı olmaktır. Böylece tam emeklilik hakkının kullanılacağı günlere denk gelebilecek bir değer düşüşüne yakalanmamak ve portföyde oluşacak kayıpların önüne geçmek mümkün olabilir.